20 SORU 20 CEVAP
Onur Ayı kapsamındaki konuğumuz, drag queen ve performans sanatçısı Onur Gökhan Gökçek... Türkiye'de drag queen dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri de, hiç şüphesiz onun ilham verici persona'sı Cake Mosq!
Drag tarihi 16. yüzyıl sonlarına doğru Shakespeare dönemine dayanıyor. Kadınların tiyatro sahnelerine çıkması yasak olduğu için, kadın rolleri de erkeklere yazılıyor ve erkekler kadın kılığında sahneye çıkıyor. Zamanla bu durum popüler bir hal alıyor ve bir kültüre dönüşerek günümüze kadar geliyor.
Drag kültürü, Türkiye’de ve dünyada 1960’lı yıllarda eğlence hayatında kendini göstermeye başlıyor. Bunu takip eden yıllarda, başta Amerika'da olmak üzere dünyanın birçok yerinde birçok farklı alanda drag karakterler yer alıyor ve böylece drag popüler kültürün bir parçası oluyor.
Onur'un geçmişi Çağdaş Bale Topluluğu, İsviçre'de dans sirki gibi büyüleyici deneyimlerle dolu. Nefesler tutuldu, gözler bu röportajda. Cake Mosq, L'infini Lovers Club için yanıtladı...
1. Seni yakından tanımak için sabırsızlanıyoruz, bize kendinden bahseder misin?
Ben Onur, İstanbul'da doğdum ve büyüdüm. Kendimi bildim bileli hep sanat ile ilgiliydim. Müzik, dans, resim ve sonraları oyunculuk gibi denemeler sayesinde yolunu kendi kendine bulmuş bir LGBTQIA+ olarak Türkiye’de var olmaya çalışan bir bireyim.
2. Drag show yapmaya ilk ne zaman ve nasıl karar verdin?Drag’i show olarak yapmaya, 20'li yaşlarımın başında karar verdim. Bale yaptığım dönemden tanıdığım arkadaşlarımın çalıştığı bir mekanda, çok parasız olduğum bir dönem yeni bir drag arayışında olduklarını duydum ve o an karar verdim. O gün bugündür Türkiye'de drag olarak sahneye çıkıyorum.
3. İlk performansın sonrasında neler hissettin?
Sahnede her zamanki görüntümün dışında yepyeni biri olarak var olup, performans yapma hissinin verdiği o yabancı duyguyu çok net hatırlıyorum. O duygu çok güçlü bir duyguydu. İçten içe kendime aşırı gülmüştüm ve çok eğlenmiştim!
4. Drag öncesi hayatının, tecrübelerinin Cake üzerinde ne gibi etkileri oldu sence?
Cake üzerinde demeyelim de ,Cake’in ve drag tecrübemin bugünkü Onur üzerinde çok büyük etkileri oldu diyelim. Hayata iki farklı insan olarak bakıp kendimi her daim yenilememi ve her gün yeni bir şeyler öğrenmemi sağladı. Kısacası kendime yatırım yaparken hayatı, insanlığı, genel değerleri ve doğru bildiğim yanlışları yaşarken gerçekte doğru olanları bulmamda bana büyük bir katkısı oldu.
5. Cake Mosq, eski haliyle Cake Mosque... isminin hikayesi nedir?
90’ların en ünlü top modellerinden biri olan Kate Moss’un ismiyle oynayarak bulduğum bir isim Cake Mosque. Müslüman bir ülkede yaşadığım için, biraz o taraflara da gönderme yaparak yarattığım bir isim. Sonraları göz önünde olmaya başlayınca başıma bir şey gelmesin diye harf oynaması ile, "mosque"u "mosq" yaptım.
6. Cake Mosq'un karakterini nasıl tanımlarsın? Cake ve Onur arasındaki yansımalar ve farklılıklar neler?
Cake, her konuyla alay edebilen bir karakter. Kendi dahil. Hayatı bir çizgi film gibi görüyor ve her şeyle eğlenip dalga geçebiliyor. Yani kendi çizgi filminde, hayal dünyasında yaşayan bir kız o. Onur ise elbette sorumlulukları olan ve daha ciddi biri.
7. Drag senin için nasıl bir yerde konumlanıyor? Sadece bir iş mi yoksa bir hayat tarzı mı?
Yani tüm hayatını drag olarak yaşamak benim pek sağlıklı bulduğum bir şey değil. Drag olmak sizi bazen kendi komiteniz içinde bile yalnızlaştırabiliyor. Ya da yeni bir ilişki kuracakken, bizim coğrafyamızda ne yazık ki hep 1-0 geriden başlıyorsunuz. Drag benim için bir olayı, bir duyguyu şova çevirip onu sahnede yaşamak. Gözlemlerime göre, günün 24 saati full drag olarak yaşamak çok yorucu. Sadece görsel değil, davranışsal olarak da. Drag elbette bir yaşam tarzı, ancak iki persona'mı ayırt edebildiğim zaman daha sağlıklı bir insan olduğumu gördüm.
8. Türk kültüründe drag queen olmak nasıl bir duygu?
Kesinlikle çok iyi hissettirdiği zamanlar olduğu kadar, kötü hissettirdiği zamanlar da oluyor. İnsanlara hiç bilmedikleri görmedikleri yeni bir şey veriyor olmak beni çok mutlu ediyor, insanların hiç bilmedikleri yönlerini onlara hatırlatmak hoşuma gidiyor ve cesaret vermek çok iyi geliyor. Öte yandan da bazen daha çok anlaşılmak istiyorsunuz ve 2024 yılında ben neden hala bunlarla uğraşıyorum diyebiliyorsunuz. Yani karmaşık bir duygu.
9. Drag yapmak, muazzam bir emek ve aslında başlı başına bir sanat. Biraz show hazırlıklarından, işin mutfağından bahseder misin?
Evet, kesinlikle çok büyük bir emek ve oldukça pahalı bir sanat. Bir kere her hazırlık hayatınızdan minimum 2 saati götürüyor. Sonra şov kısmı, prodüksiyon hazırlığı, şovun içeriği, vermek istediğiniz mesaj, seyircinin dikkatini çekmek, odağını korumak gibi en ince detayına kadar düşünülmesi gereken püf noktalarına ve çok eğlenceli bir yaratım sürecine sahip sanat dalı. En önemlisi de, çok sevmeden asla yapamayacağınız bir meslek türü.
10. Bize gerçekten müthiş ilham veriyorsun. Peki ya senin ilham perilerin?
Yaaa, ne güzel bunları duymak! İlham perilerim hayatın içindeki her şey. Arkadaşlarımdan başlayan, dinlediğim müzikten, yolda gördüğüm insanlardan, hayvanlardan, ülkede olan olaylardan vs. diye uzar gider bu liste. Kısacası hayatın içinde olan her şey, bana ilham veriyor. Bence drag yapan herkesin duygusal ve duyusal zekası toplumun geneline göre çok daha yüksek. Bu yüzden de, hayatın içinde olan şeyleri görüp ilhama çevirmeleri an meselesi.
11. Biraz da Cake Mosq'un tarzını konuşalım. Makyaj, peruk, kıyafet ve aksesuar seçerken nelere dikkat ediyorsun? Olmazsa olmazların var mı?
Olmazsa olmazlarım yok, her şeye açığım. Pembe rengine ayrı bir zaafım var, pembe olan şeyler her yerde dikkatimi çekiyor. Ama tabii ki sırf pembe diye de bir şeyi almıyorum, iyisi var kötüsü var. Güncel bir tarzım var, modayı takip ediyorum. Her sezon yeni bir trend çıkıyor ve mutlaka esinleniyorsun bir stilden bir çizgiden. Bir fashionista olduğumu iddia edemem fakat hoşuma giden, kendi tarzıma uygun olan kıyafetleri ve aksesuarları seçiyorum. Eğer bir show hazırlıyorsam, tercihlerimi onun temasına göre yapıyorum. Peruk seçimindeyse durum biraz daha farklı, bütçeme göre hareket ediyorum. Çünkü iyi ve styling yapılmış peruklar gerçekten acayip pahalı.
12. Çok güzel projeler, fark yaratan iz bırakan işler yaptın ve yapmaya da devam ediyorsun. Athena'nın "Ses Etme" klibi, ülkemizde LGBTQIA+ hakları savunuculuğuna dair atılmış çok önemli bir adım. Bu iş sana neler hissettirdi, neler kattı, nasıl geri dönüşler oldu?
Bir sürü genç insana ulaşıp, onlara yalnız olmadıklarını göstermiş olmak beni o kadar çok mutlu etti ki anlatamam! Bu işi yaparken böyle ses getireceğini düşünmemiştim, ama bir yandan da transfobi ve homofobi ülkemizin büyük yaralarında olduğu için ses getirmemesi de imkansızdı sanırım. Geri dönüşler hep çok pozitifti, inanın negatif hiçbir yorum almadım. Ulaşmak istenilen hedef kitleye dokunduk ve gözlerini açtık insanların. Bazı şeyleri yeniden düşünmelerine neden olduk ve kazandık. Tabii ki bu durum bana büyük bir güç verdi. Yaptığım işin ve gittiğim yolun ne kadar doğru olduğunu gösterdi.
13. Pandemi ile birlikte yaratıcılığını dönüştürerek bir YouTube kanalı açtın. Cinselliği özgürce ve cesurca konuştuğun, bunu samimiyetle normalize ettiğin harika bölümler çektin. Bir süredir sessizdin. Kanalla ilgili planların neler?
"Buralarda Neler Dönüyor Bir Bilsen" ne yazık ki bitmek zorunda kaldı çünkü, prodüksiyon için ayrılan bütçenin sonuna gelindi ve yeterli sponsor ve iş birliği çıkmadı. Daha ağırlamak istediğim çok konuk vardı oysa ki... ama bunu yapmış olmak, Türkiye'de LGBTQIA+ arşivine böyle bir iş katmış olmak bile beni çok mutlu ediyor. Kanalla ilgili planlarım var yeni sezon için. Daha az bütçeli birkaç yeni içerik üzerinde çalışıyoruz.
14. Bedeninle ilişkini nasıl tanımlarsın?
Bedenimi hep sevmişimdir. Hiçbir problem yaşamadım ne çocukken ne de ergenken...
15. Sence günümüz lubunyalarının karşı karşıya olduğu en büyük sorun nedir?
Sevgi ve sevgisizlik. Kendine yatırım yapmamak, öğrenmeye açık olmamak, dinleyici olmamak. Benim gözlemlediğim ve ilk aklıma gelenler bunlar.
16. Kültürel tabular senin için ne kadar etkili?
Hiç etkili değil. Ne hissediyorsam ne istiyorsam hep kafamın dikine gittim ve sonunda da, ben ne istediysem onu yaptım.
17. Özgürce zevk almak ve bunu utanmadan konuşmak konusunda ne düşünüyorsun?
Keşke herkes bunu yapabilse ama çok zor çünkü bu utanç durumu sistemin bir parçası. Özgürce zevk alıp bunu konuşmayı bize kimse öğretmedi ve anlatmadı, birçok şeyi hep kendi kendimize öğrendik, kimi zaman doğru kimi zaman yanlış. Ben Onur olarak özgürce zevk almayı ne zaman öğrendim diye soracak olursam kendime, sanıyorum 23-24 yaşlarımda.
18. Söz konusu seks oyuncağı olduğunda, neye önem veriyorsun ve nelere dikkat ediyorsun?
Renk, doku ve tat.
19. Pride Koleksiyonu'ndan favori ürünün hangisi?
Yenilebilir ve dondurulabilen ürünlerinize bayılıyorum! Muzlu, çikolatalı ve vanilyalı kayganlaştırıcılar favorilerim arasında.
20. L'infini Lovers Club üyelerine buradan bir mesaj versen, ne derdin?
Hayat deneyimledikçe çok daha eğlenceli. Birini sevmezseniz başka bir şey, o da olmadı bambaşka bir şey dener ve en sonunda size uygun olanı, sizi mutlu edeni bulursunuz. Pes etmeyin ve denemeye devam edin.