SOĞUK ÜLKEDE SICAK HAFTA: Finlandiya'da Tantra ve Seksüel Koşullanmaları Kırma

SOĞUK ÜLKEDE SICAK HAFTA: Finlandiya'da Tantra ve Seksüel Koşullanmaları Kırma

Geçtiğimiz ay, yaptığımız işe ilham veren ve içinde olmaktan çok keyif aldığım bir çalışmada bulundum: Tantra Sexual Deconditioning. Yani Tantra ve Seksüel Koşullanmaları kırma. Aslında L’infini olarak edindiğimiz misyonu tam olarak besleyen bir grup terapisi diyebilirim. Lokasyonumuz ise Finlandiya’ydı. Helsinki’nin kuzeybatısında yer alan Lohja isimli şehrinde Elontuli Meditasyon Merkezi’nde gerçekleştirdiğimiz 1 haftalık terapi inanılmaz güzel ve dönüştürücü geçti. Gözlerden uzak bir yerde, muhteşem bir doğanın içerisinde 18 kişilik bir grubun değişimine şahitlik ettim. Dengeli bir kadın erkek grubunun ağırlığı Finlilerden oluşuyordu. Terapistimiz Svarup, terapinin bu halini yeni kaybettiği eşi sevgili Premartha ile 30 yıl önce kurgulamış ve tam 30 yıldır ülke ülke gezerek, kişilerin gençlik dönemleri ile bağ kurup cinselliği kodlama şekillerine geri dönüyor. Bedeniyle, hem cinsiyle ve karşı cinsle ilişkilerini yeniden tanımlamayı hedefliyor. Ben de bu özel çalışmanın değerli 3 asistanından biriydim. Daha önce bu çalışmayı yapan biri olarak şimdi başka bir görevle, kişilerin başladıkları gün ile ayrıldıkları gün arasındaki farkı gözlemleyebilmek ve onlara bu yolculukta destek olabilmek inanılmaz kıymetliydi. Siz değerli okurlarımıza bu deneyimi anlatmak için can atıyorum!

 

L'INFINI ve PREM NİTYA

Daha detaya inmeden, aslında Tantra ve Seksüel Koşullanmaları Kırma konusunun L’infini misyonu ile bağını biraz daha detaylı bir şekilde anlatmak isterim. L’infini sadece online alışveriş sayfası, seks oyuncakları satan bir mağaza ya da seks hikayeleri yazan bir blog sayfası değil. L’infini; bir bakış açısı anlatmaya, farkındalık yaratmaya ve öz sevgi pompalamaya çalışan bir yoldaş. Kalıplar, büyüdüğümüz ortam, çocukluk ve gençlik kodlanmaları ile kendimize oluşturduğumuz sınırlamaları kırmaya çalışan, statükoyu sorgulatan, ilham vermeye çalışan bir destekçi. Anne, baba, çevre ve toplum baskısı olmadan; sadece "BEN" olarak cinselliğimi nasıl yaşamak isterdim, bugün seksüelliğimle kurduğum ilişkinin içerisinde ne kadar başkaları ve onların getirdiği yükler var sorusunu size sordurmak isteyen bir kız arkadaş. Bize verilen bedeni serbest bırakabilmenin güzelliği ve bedenden alabileceğimiz zevklerin farkındalığını vurgulamak isteyen, bilinçli zevk kavramını anlatmaya soyunmuş idealist bir oluşum. Sizlerle beraber yarattığımız çemberde; sadece ürün alışverişi değil, bilgi ve deneyim paylaşımı yapabileceğiniz masterclass’lar, deneyim günleri ve terapiler de yer alıyor. Ben Prem Nitya, L’infini markasının kurucusu ve öğreticisi; özellikle doğduğum topraklar olan Türkiye'de yaptığım işin, insanlara ne kadar anlamlı bir şekilde destek olabileceğinin farkındalığı ile, her gün kendimi geliştirmenin ve sizlere farklı şekillerde dokunabilmenin yollarını arıyorum. Gelecek dönemlerde bu çalışmaları bizzat kendim de yapabileceğim ve sizlere duyuracağım...

 

TANTRA NEDİR?

Şimdi Finlandiya’ya geri dönelim. Tantra Sexual Deconditioning 7 günlük bir terapi; Osho dünyasında yaratılmış, Osho meditasyonları ve konuşmaları ile desteklenerek ilerliyor. Osho meditasyonlarından Dinamik ve Kundalini sabah ve akşamları terapinin değişmez parçası. Sabah 7'de, güne Dinamik meditasyon ile başlanıyor. Terapi bittikten sonra akşam 6'da, Kundalini meditasyonu yapılıyor. Bu güçlü meditasyonların süreç içerisinde kişinin psikolojik keşiflerine ve dalgalanmalarına müthiş desteği oluyor. Oluşan enerjiyi, varsa kızgınlığı ya da neşeyi yaşayabilmek için ideal zamanlar. Her gün bir öncekinden daha derine dalabilmen ve kendini bırakabilmen için ideal bir zemin hazırlıyor.

Önce söze "Tantra Nedir?" sorusuyla başlayalım. Tantra kısaca "evet" demektir. Hayata ve bedenine bilinçli bir şekilde EVET demek, diyebilmek! Bedenin ihtiyaçlarını duyman ve önceliklendirmen diye de tanımlayabiliriz. Geçmişi 5 bin yıl öncesine dayanan eski bir Hint ve Budizm öğretisi. Fiziksel olanı ruhsal olanla bütünleştiren spiritüel bir felsefe. Günümüzde ağırlıklı olarak seks ve farkındalığı yüksek yöntemlerle, boşalma kontrolü gibi başlıklarla ön plana çıkıyor. Ama derinliği bunlardan çok daha fazlası. Tantra felsefesinde bu başlıklar çıktı olabilir, fakat sebep olamaz. 

 

GENÇLİK KOŞULLANMALARI

Terapistimiz Svarup’un konuyu işlediği kısım, popüler kültürden çok daha derin ve bilinenlerin çok ötesinde. Bir terapist olarak, Tantrik yaklaşıma geçmeden önce gençlik kodlarımıza dönüyor. Terapinin ilk yarısında tamamen gençlik dönemimizle bağ kurup, gençlik enerjimizle oynamamıza izin veriyor. Gençlik demek tutku duymak demektir. O döneminizi hatırlayın. Fanatik olduğumuz ne çok başlığımız vardı. Canından çok sevdiğin arkadaşa, ünlü bir şarkıcıya, platonik aşklara ya da bir futbol takımına duyulan fanatizm gibi örnekler uzar gider. Herkeste farklı şekillerde olsa bile, dönüp o duyguların yoğunluğuna bakın. Ne kadar tutkulu olduğunuzu hatırlayın. Vücudumuzda inanılmaz bir enerji fazlası ve her şeyi yapabilir olma hissi. Her şeyi aynı anda isteme, hayallerinin peşinden koşabilme, onları açık açık anlatabilme cesareti. İşte Svarup’un terapisinde önce o halimiz ile bağ kuruyoruz. Şu an yetişkin olarak hatırlayamadığımız bir çok hayalimize dönüp bakıyoruz. Nelerden neler için vazgeçmişiz; kendi isteğimizle mi vazgeçmişiz yoksa çevre baskısı, dalga geçilmesi, cesaret kırılması gibi farkında olmadığımız anılar ve devamında oluşan koşullanmalar yüzünden mi?

Gençlik demek aynı zamanda cinselliğin de bedende uyanması demek. Çok büyük bir fiziksel ve hormonal değişim söz konusu. Farkında olmamak ya da baskılamak imkansız. Ama yaşadığımız çevre, belki aile, belki okul, belki toplum ya da din baskısı bize farkında olmadan bedenimiz ve seksüelliğimiz ile ilgili kalın sınırlar çizmiş olabilir. Yetişkinlik dönemi boyunca çık bakalım işin içinden çıkabiliyorsan... Bilinçaltı öyle bir yer ki, tüm hayatımıza yön veriyor ama biz yetişkin bireyler olarak hepsini kendi seçimimiz sanabiliyoruz. Bu terapi; bugün bir yetişkin olarak durup, neler olmuş ve nasıl olmuşa bakıp, yaratılan farkındalıkla bundan sonra bilinçli kararlar alabilmek için harika bir fırsat! 

NOT: Svarup’a duyduğum hayranlık, onunla her temas ettiğimde daha da artıyor. Bu kadar derin hatta yer yer ağır olabilecek konuların içinden geçebilmeni; öyle hafifçe ve karanlıkta boğulmadan sağlıyor ki, tecrübesini ve güvenilirliğini her anında her saniyesinde hissedebiliyorsun. Kendisine 70 yaşında olmasına rağmen, tamamen genç enerjisi taşıyan bir DİVA terapist diyebiliriz. Biz asistanları olarak, onun yaklaşımına ve terapinin arka plandaki detaylarına şahitlik edebildiğimiz için gerçekten çok şanslıyız.

 

PART 1: Bedeninle Buluşma

Gençlik koşullanmalarına baktıktan sonra terapinin ikinci yarısı başlıyor. Sırasıyla bedenin, hem cinsin ve son olarak karşı cins ile buluşma. Bu yarıda her bir kısım detaylı ve ayrı ayrı, özel meditasyonlar eşliğinde çalışılıyor. Çünkü kişinin bedenini serbest bırakabilmesi için, sağlıklı bir şekilde gelişmiş olması gerekiyor. Önce bedenini seveceksin. Bunu desteklemek için, bedenimizde sakladığımız utancı ya da utançları açığa çıkartmamız şart. Utanç öyle bir duygu ki, fark ettirmeden bedeni şeffaf bir poşet gibi sarıp hayatının her bir kısmına etki ediyor. Kişisel ve bedensel komplekslerimiz, belki bundan yola çıkarak hem cinslerimize ya da karşı cinslerimize karşı tutumumuz; hepsi bir örgü aslında. Gençlikte duyulan derin utanç, öfke ve intikama dönüşebiliyor. İntikam hissi, bize o yaşta tüm bilinçaltımızı yönetebilecek şu cümleyi söyletiyor: "Bir daha asla kimseye güvenmeyeceğim". 'Bir daha asla'larla başlayan belki de sayısız cümle eşliğinde geçiriyoruz yetişkinliğimizi. Bitmeyen kızgınlıklarla, sürekli aynı durumlar içinde kendimizi bularak ve bu döngüler içinde gelgitler yaşayarak...

Konular çok derin ama terapi bunlarla olabilecek en hafif şekilde yüzleşerek kabul etmek ve yetişkin olarak yeni kararlarla devam edebilmek üzerine tasarlanmış. Kişiler psikolojik olarak belli bir kıvama geldiğinde de, Tantrik ritüellere giriş yapılıyor. Yine ilk önce kişinin kendiyle birleşmesi, sürecin ilk adımı. Kendini sevgiyle kucaklamanın, bedenini sevmenin, kendine sadece hızlı bir boşalma için dokunmak yerine derin bağlar kurabilmenin farkındalığı için çalışılıyor. Kendine dokunmayı bir ritüel haline getirebilmen için alan yaratılıyor. 

 

PART 2: Hem Cinsinle Buluşma

Bedeninle yeni bir ilişki kurmaya başlamışken; gençlik dönemindeki sıralamadan devam ederek hem cinsle barışma, güvenme, paylaşma ve birliktelik meditasyonları devreye giriyor. Düşünün, erken ergenlik döneminde karşı cinsten önce "ölümüne kanka" olduğumuz hem cinslerimiz vardı. Hatta ilk başlarda kız grubuysa erkek gelmesin, erkek grubuysa kız gelmesinler ağır basardı. Karşı cins, ergenlik başladıktan 1-2 yıl sonra bir anda (çok ama çok hızlı) ilgi alanımıza girmeye başlamıştı. Terapi, hem cinsiyle ilişki kurduğu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirememiş olanlara bu alanı sağlıyor. Hayatındaki hem cinslerinin temsil ettiği enerjiyi yeniden gözden geçirebiliyorsun. Bir erkek olarak; farklı bir erkek bugün sana bir tehdit olarak mı geliyor, yanında gergin misin, öfkeli misin, yoksa bağ kurmak için bir özlem içinde misin? Aynısı ve çeşitleri kadın için de geçerli. Farklı bir kadına karşı hislerin kıskançlık, güvensizlik veya sıkılma gibi olumsuz duygular mı? Eğer hislerin bunlardan biriyse, hem cinsinle ilişkilerini gözden geçirmekte fayda var. Çünkü her şeyden önce kadının kadına, erkeğin erkeğe ihtiyacı var. Kendi cinselliğimizi tanımlamamız için bizim aynalarımız, hem cinslerimiz. İşin garip tarafı da ne biliyor musunuz? Neyden ya da kimden rahatsız oluyorsak aslında o, bizim açığa çıkartmak istemediğimiz karanlık tarafımızı temsil ediyor. Terapi tam da burada o kadar naif bir şekilde karanlık yanlarımız ve derin fantazilerimiz ile bağ kurmamıza fırsat tanıyor ki; belki de hayatımızın başka hiçbir alanında bunu değil yaşamaya, konuşmaya bile cesaret edemiyoruz. Ama dediğimiz gibi, Tantra kendinin farkında olarak EVET demek. Karanlık tarafımızın ve fantezilerimizin aslında bize iletmek istediği bir mesaj var. Buna ister sadece BDSM adı altında bir çerçeveden bakın ve keyfini çıkartın, ister bir adım öteye geçerek "karanlık tarafım bana hangi mesajı vermek istiyor, arzuladığım şey aslında hangi derin özlem duygumu temsil ediyor?" sorusunu sorarak bakın. Bakış açınız ne olursa olsun, yargıdan uzak bir ortamda desteklendiğinizi bilin.

 

PART 3: Karşı Cinsle Buluşma

Gelelim karşı cins ile buluşmaya... Burası, tabii ki işin en tutkulu kısmı. Çünkü "ne onunla ne de onsuz" deriz ya, karşı cinsler için durum tam da bu. Süreç bize her iki cinsin de aslında ne kadar farklı özellikler ve güzellikler ile donatıldığını gösteriyor. Günün sonunda farklılığın getirdiği zıtlığı ve inanılmaz çekimi gözler önüne seriyor. Kadın erkek ile, erkek kadın ile çok daha güzel. Saf kadın enerjisi yaratıcı bir gücün, doğumun ve güzelliğin yansıması. Tıpkı doğa gibi. Saf erkek enerjisi de gücü, varoluşu ve sahip olmayı temsil ediyor. Adeta bir yangın gibi. Her iki taraf da kendi güzelliğini en saf haliyle ortaya koyduğunda, çatışmalar ortadan kalkıyor. O kadar muhteşem bir kabulleniş ve teslimiyet gerçekleşiyor ki, geriye birbirinden keyif almak kalıyor. Çatışma da bir yerde işin tuzu biberi aslında. Zıtlığı beslemek için güzel bir araç olabilir, tadında bırakılarak sonunda bundan keyif almayı bilebiliyorsak tabii...

 

SONSÖZ

Kapanışı Finler'le yapalım. Bambaşka kültürden insanlarla böyle bir çalışmada olabilmek, onları derinden tanıyabilme fırsatı veriyor. Benim için zenginleştirici bir deneyim oldu. Tanıdığım en saf ve temiz ırk diyebilirim. Eşitlikçi ve demokrat. Farklı ülkelerle kıyasladığımda, bedenleriyle son derece barışık olduklarını söyleyebilirim. Sauna onlar için kişisel bir bakım alanı değil, sosyalleştikleri bir alan. Sauna kültürünün bir getirisi olarak, kadın ve erkek çıplaklığı çok rahat bir şekilde aynı alanda paylaşabiliyor. Dönüp birbirlerine bakmadan, birbirlerini incelemeden. Bu kültürün onlara bedenleri ile barışık olmada da ciddi bir fayda sağladığını düşünüyorum. Benim gözlemim ve yorumum bu şekilde. Dolayısıyla Tantrik bakış açısıyla bedenini serbest bırakmanın öncelikli gerekliliklerinden "beden ile barışık olma", Finler için aşılması gereken büyük bir konu değil. 

Hem cinsinle barışık olma kısmı, beni Finlandiya'da oldukça etkiledi. Finler'in kendi hem cinsleriyle bağ kurmaya ne büyük bir özlem duyduklarını fark ettim. Özellikle erkeklerin; diğer erkeklerle rekabet yerine güven duygusunu büyüterek, birbirleri için orada olduklarını hissetmeye ihtiyaçları var. Bir arada olduklarında maskülen enerjiyi kolektif bir şekilde nasıl büyütebildiklerine şahitlik ettim. Erkeklerin birbirlerine ihtiyacı olduklarını fark ettikleri an, kadınlar için de çok şifalandırıcı oldu. Erkeklerin de yaraları olabilir, onların da derin özlemleri olabilir ve bu bir güçsüzlük değildir. Kadınların takdiri, erkeklerde de büyük farkındalıklar yarattı. Toplumda öğretilenlerin aksine, bu terapi bana belirli kalıplara girmek zorunda olmadığımızı bir kez daha gösterdi. Cinsiyet ne olursa olsun destek istemek, yeri geldiğinde güçsüz olmak acizlik değil, aslında takdire şayan bir cesaret örneği. Keşke herkes yaralarını açabilecek cesarette olsa, dünya çok daha güzel bir yer olurdu.

Bedeninde özgürleşebilmenin son aşaması ise, karşı cins ile buluşabilme dedik. Gözlemim Finlandiya’da bu da bir problem değil, fakat olmaması farklı bir zorluğu beraberinde getirmiş bence. Kadın ve erkek birbirine çok yaklaşmış; toplum içindeki yeri, yapabilecekleri ve ev içindeki rolleri. Bunların hepsi çok iyi şeyler. Günümüzün en arzu edilen konusu eşitlik, gelişmiş toplum olabilmenin koşullarından sayılıyor. Burada ince bir çizgide, kadınlar ve erkekler için bir tuzak var. Bugün farklılıkları kabul etmek, eşitlik başlığı altında güçsüzlükmüş gibi pompalanıyor. Özellikle kadınlar yıllardır almak istediği eşitlik için fazlasıyla gergin olabiliyor. Biz her bireyin cinsiyet fark etmeksizin her şeyi yapabileceğini biliyoruz ama iş kadın ve erkek ilişkisine geldiğinde, konu "partnerine alan bırakmayan eşitlikçi" bireyler olmamızla da sonuçlanabiliyor. Bahsettiğimiz terapi bu anlamda çok şifalandırıcıydı. Karşı cinse, sırf eşit olacağız diye kalkanlar kuşanmaya gerek yok. Hem fiziksel hem duygusal anlamda farklılıklarımız var zaten. Bu da doğanın zenginliği. Her iki taraf da bunu kabullenmeli ve bu farklılığın keyfini çıkartmalı...

Tantrik öğretilerle ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz, bizimle iletişime geçebilirsiniz!

Yorum yap

Yorumlar yayınlanmadan önce onaylanmalıdır.

Bu site hCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için hCaptcha Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.